Gelişim yaşam boyudur ve beliren yetişkinlik de yaşam boyu olan gelişimin bir dönemini oluşturmaktadır. Jeffrey Jenson Arnett beliren yetişkinlik kavramını ortaya koymuş ve bu dönemin 18-25 yaşlarını kapsadığını söylemiştir. Daha sonra yapılan çalışmalarda bu dönemin 28-29 yaşlarını da kapsayabileceği belirtilmiştir (Atak ve Çok, 2010). Arnett’e göre beliren yetişkinlik dönemi özellikle iş ve aşk bağlamlarında kimlik keşfinin oluştuğu, bireyin kendisine odaklandığı, hayatında birçok fırsatla karşılaştığı ve bireyin hayata daha olumlu baktığı bir dönemdir.
Birey beliren yetişkinlik döneminde çocukluk ve ergenlik döneminden ayrı olarak ailesine yönelik bağımlılığından ayrılıp, hayatında farklı bağlamlarda özgürlükler kazandığı ve yetişkin rollerinin üstlendiği sorumlulukları da henüz üstlenmediği bir dönemdedir. İşte bu yüzden de hayatın birçok bağlamında keşif ve fırsatlarla karşılaşmaktadır (Kozan ve Hamarta, 2017). Bu keşifler zaman zaman birey açısından doğru yapılabilmektedir fakat yine birey açısından yanlış tercihlerle karşılaşıldığında beliren yetişkinlik kavramı yerini “deliren yetişkinlik” hissine bırakabilmektedir. Bunları ayrıntılı bir şekilde öğrenmek için gelin aşağıdaki 5 kavramı birlikte inceleyelim.
Beliren Yetişkinlikteki 5 Kavram
Ergenlik döneminde görülen kimlik arayışı, istikrarsızlık, kendine odaklanma, arada kalmışlık ve olanaklara sahip olma düşüncesi kavramları beliren yetişkinlikte de görülmektedir ve daha belirgindir.
Kimlik Arayışında, kişi kim olduğunu ve yaşamında neler yapmak istediğini bulmaya çalışmaktadır. Beliren yetişkinler iş, aşk ve dünya görüşü bağlamında kendilerine cevap bulmak ve böylelikle yetişkin rollerini benimsemeye hazırlanmaktadırlar. Ergenler para kazanmak veya boş vakitlerini geçirmek için çalışırlarken, beliren yetişkinler kendi mesleki becerilerini geliştirmek için bir işte çalışmayı tercih etmektedirler. Yine romantik ilişkiler bağlamında ergenler kısa süreli ve geçici ilişkiler kurarken, beliren yetişkinlerin uzun süreli, kalıcı ve ciddi ilişkiler kurdukları görülmektedir (Atak ve Çok, 2010). Beliren yetişkinler her ne kadar ergenlere göre iş yaşamında ve romantik ilişkiler örneğinde olduğu gibi kalıcı ve istikrarlı gibi gözükseler de yine de bir arayışta oldukları için yanlış ve kendisine uygun olmayan tercihler yapabilirler. Buna bağlı olarak aşağıda beliren yetişkinlik döneminde olan bir kişinin söyledikleri yer almaktadır:
“Kendin hakkında bir şeyler öğrenmek gerçekten duygusal bir olay çünkü günün birinde uyanıyorsun ve ben doğru yapıyorum, yaşamak istediğim gibi yaşıyorum diye düşünüyorsun fakat ertesi gün kalkıyorsun ve bir dakika ben her şeyi yanlış yapıyorum diyorsun. Kim olduğumu bilmiyorum. Sonra bir adım daha ileriye gitmeyi göze alıyorsun ve diyorsun ki, ister acı versin isterse mutlu etsin yine de kendimi tanıyacağım. Kendimin iç derinliklerine girmeliyim ve kim olduğumu bulmalıyım ve bu her gün için yeni bir öğrenme süreci.” (Atak ve Çok, 2010).
İstikrarsızlık, öteki gelişimsel dönemlerle kıyaslandığında beliren yetişkinlerin yaşamlarında değişikliklerin daha fazla olduğu görülmektedir. Yaşamlarında birden fazla keşif yapan kişilerin kararsız ve istikrarsız davranmaları bu açıdan bakıldığında çok doğal karşılanmaktadır (Atak ve Çok, 2010). Örneğin yıllarca mühendis olmak için çalışıp istediği okulu kazanan bir bireyin üniversitenin ikinci yılında o bölümü okumak istemediği, mühendisliğin değil de mimarlığın ona göre olduğunu keşfetmesi ve bölümünü değiştirmek istemesi buna örnektir.
Kendine Odaklanma, ergenlik döneminde kişi ebeveynlerce yönlendirilmeye maruz kalmaktadır (örneğin eve geleceği saati belirlemeleri, ödevlerini yapması gereği, her gün okula gitmesinin önemi). Yine yetişkinlik döneminde kişinin kendisi bu sefer yuva kurmakta, ebeveyn olmakta ve ailesine karşı sorumlulukları dolayısıyla yaşamı yönlendirilmektedir (örneğin eve geç gelememesi, maddi harcamaların kontrollü yapılması gereği). Ancak beliren yetişkinlik dönemi bunlara benzememektedir; kişiler kendi kararlarını sadece kendilerine göre vermekte, kendi yaşamlarını kendilerine göre yönetmektedirler. Bu kararlar ne yiyip ne giyeceğinden, nerede staj yapıp nerede çalışacağına kadar uzanabilmektedir. Böylelikle kişi yetişkinlik döneminde ihtiyaç duyacağı becerilerinin stajını yapmaktadır.
Arada Kalmışlık, kavramı beliren yetişkinlik dönemindeki bireylerin ben bir ergen miyim yoksa yetişkin miyim sorularına cevap bulamayışını anlatan bir kavramdır. Yapılan araştırmalarda beliren yetişkinlere yöneltilen “yetişkinliğe eriştiğinizi düşünüyor musunuz?” sorusuna beliren yetişkinlerin verdikleri cevap “bazı açılardan evet, bazı açılardan hayır” şeklinde olmuştur. Çoğu beliren yetişkin için yetişkinliğe ulaşmak uzun bir süreç olabilmektedir. Dolayısıyla yetişkinliğe ulaşma yolunda oldukları fakat henüz ulaşamamış hissetmeleri doğaldır.
Olanaklar Döneminde, ebeveynlerden ayrılan beliren yetişkinler ergenlik döneminin sonunda kazandıkları kimliği değiştirebilme konusunda özgürdürler. Çatışmalarla dolu, mutsuz bir yuvaya sahip çocuk ve ergenlerin birçok bağlamda ve özellikle sosyoekonomik bağlamda yükselmeleri zordur. Fakat beliren yetişkinlik döneminde bireylerin kendi hayatlarını kurma ve düzenleme fırsatları ortaya çıkabilmektedir (Atak ve Çok, 2010). Bu da bu dönemin olanaklar dönemi olduğunu bize göstermektedir.
Beliren Yetişkinlikte Beden Algısı
Bireyin yakın ilişkileri, kimlik oluşumu, beden algısı ve bağlanma stili birbirlerini etkileyen kavramlardır. Ayrıca sosyal çevreden gelen geri bildirimler bireyin beden algısını yüksek düzeyde etkilemektedir. Bireyler beden algılarıyla ilgili kaygı uyandıran duygu ve düşüncelerle başa çıkabilmek ve kontrol edebilmek için stratejiler geliştirip bazı davranışlar sergilemektedirler bunlardan bazıları kaçınmak veya düzeltmektir. Bireyi tetikleyici bir durum veya diğer bireylerden kaçınma davranışı ve beden üzerinde “sorunlu” algılanan özellikleri değiştirme davranışı bu iki kavramı daha açıklayıcı kılmaktadır. Yapılan araştırmalarda da kaygılı bağlanma stiline sahip olan bireylerde yüksek düzeyde görünüşü düzeltme ve kaçınma stratejileri görülürken; kaçıngan bağlanma stiline sahip bireylerde ise olumsuz beden algısı baş etme stratejilerinden kaçınma davranışı görülmüştür (Kozan ve Hamarta, 2017).
Sonuç olarak bu dönem hayatımızın keşif dönemidir ve biz bazen bizim için doğru bazen de yanlış keşiflerle karşılaşırız. Dolayısıyla bu dönemin adı beliren yetişkinlik olsa da bazen de deliren yetişkinlik dönemi olabilmektedir. Ergenlik döneminin ikinci sezonu gibidir fakat daha belirginidir, adını da zaten buradan almaktadır. Kişinin benliğini 2 yaş dönemindeki gibi ortaya koyduğu, kendi sevdiklerini sevmediklerini, beğendiklerini ve beğenmediklerini keşfettiği bir dönemdir. Ayrıca gelişimimizi yaşam boyu etkileyecek olan sosyal çevre ve bağlanma stillerinin de etkisini kişinin beden algısında gösterdiği kritik bir dönemdir. Çünkü kişinin yakın ilişkiler kurduğu bir dönemdir. Dolayısıyla sosyal çevreden aldığı ve alacağı geri bildirimler önemlidir. Görüldüğü gibi bu dönemde kendimiz için yanlış keşifler yapabilir, sosyal çevremizden yanlış değerlendirmelerden oluşan geri bildirimler alabiliriz. Fakat bir kişiyi doğru değerlendirmenin tek yolu o kişiyi 7/24 gözünü kırpmadan değerlendirmektir ve bunu yapabilecek olan sadece biziz, kendi yaptıklarımızın ve yapabileceklerimizin gerçekliğini sadece biz bilebiliriz.
Kaynakça
Atak, H. ve Çok, F., (2010). İnsan yaşamında yeni bir dönem: beliren yetişkinlik. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 17(1), 39-42.
Özteke Kozan, H. İ., (2017). Beliren yetişkinlikte beden imgesi: bağlanma ve sosyal görünüş kaygısının rolü. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 7(48), 64-71.
Commenti