top of page

Eşraf orada hep : Instagram Üzerine



İnstagram Kapatıldı

Sosyal medya üzerine yapılan ve yapılacak olan ne sözler son bulur ne de eylemler. Kapatılmalar pandemiden bu yana alışageldiğimiz bir şeye evrilmiş gibi görünüyor. Önce evlere kapatıldık bir salgın ile dünya boyu, sonra sosyal mecralardan sosyalleşmeye, orada selamlaşmaya, merhabalara ve hayatımızı orada yürütmeye alıştık.

Agah Aydın hoca ‘sosyal medya günümüz dünyasının kent meydanıdır’ demiş. Harika bir özet sanki son zamanlarda yaşadıklarımızın biz de yarattığı duyguları anlatmaya. Sözlük anlamı olarak meydan: “alan, saha, yarışma, eğlence ve karşılaşma yeri, bulunulan yer ve çevresi, fırsat, imkân, vakit anlamlarına gelmektedir.” (TDK, 1998: 1551-1552). Meydanlar ziyaretçilere açıktır. Cemaatin sohbetlendiği meydanlar yerli ve yabancı insanların kavuşma, buluşma mekanıdır. Orada buluşanlar, orada ayrılırlar. Orada ortaklaşan işler yine orada sunar kendisini. Kentin hafızası vardır. Kentler belleğinde evleri, evlerinde aşkları, kavgaları, dargınlıkları, kavuşulamayan sevdaları, işsiz kalan babaları, evini terk eden insanları, komşulukları, düğünleri, bayramları ve yasları barındırır. Kent meydanında neşe, kent meydanında hüzün, kent meydanında insan, insanlığı doğurur. Kent meydanları insanın ötekiyle var olabildiği, deneyimlediği, tanıklık edebildiği, diğerlerini gözlemleyebildiği meydanlardır. Bu meydanın ortasında her şey bilinir. Nitekim şehrin tam göbeğinde şehre ait bir simgenin etrafında inşa olur genelde bu meydanlar. Tıpkı instagram gibi. Bugün kent meydanlarının yerini sosyal mecralar aldı. İnşa edilen sosyal kimliklerimizi paylaşma, ötekinin beğenisine sunma ve ötekinden haber alabilme. Bugünün meydanı instagram.

Belki de bu yüzden yaşadık bunca zorlanmayı. Son yıllarda insanın neşesi kaçtı, meydanların gürültülü kahkahası yerini çok sesli acı, kaygı, zorlanma korosuna bıraktı. Tam da bu yüzden şaşırdık başta. Anlamlandırmakta güçlük çektik; bir anda elimizden alınan halkla karışabilme özgürlüğü karşısında. Sabırla bekledik başta, dijital detoks yapalım o halde biz de dedik. Sosyal medyanın psikolojimize destek olduğu kadar köstek olduğu yerlerde çok. Sürekli ötekinin hayatına maruz kalmaktan kaynaklı karşılaştıran, yargılayan zihnimiz bir süre sessizliğe büründü. Bu kapatılma iyi geldi bazılarımıza, tıpkı pandemi de bir kaç gün dinleriz kapanalım yahu diyenlerimiz gibi. Dinlenme ihtiyacını karşılar gibi karşıladık kimimiz. Kimimiz alternatif yolları aramaya başladı. Şehrin kapıları kapandığında tüneller kazmak tarihimizde var. Meydanımız elimizden alınınca tüneller kazdık VPN denemeleri başladı. Tünel kazmak kolay mı? Ucu nereye çıkılır bilinmez, tünel bu zahmetli , yavaş ilerleyen bir süreç. VPN ile instagrama girmek tünel ile meydanlarımıza kavuşmak gibiydi. Meydana kavuşsak da eski tanıdıklar azalmıştı. Tünelin verdiği yorgunlukla ağır aksak yürürken şehrin meydanında komşu esnafların kepenk kapattığını, her gün meydana gelen eşrafın gelemediğini fark etmek tadımızı kaçırdı. O zaman bir eğlencemiz vardı yahu iki tavla atar bir çay içerdim kapı komşumla dercesine hüzünle meydanda dolandık. Eski tadı yoktu çünkü ne instagramın ne de kuşatılıp kapatılan meydanların.

Eni sonu belirsiz bu süreçte bekledikçe öfkemiz arttı. Beklemek zordu. Beklediğimiz meydansızlık hali eşimize, dostumuza, işimize temas etmeye başladıkça kaygılandık. Kaygılandıkca hayıflanmaya başladık.

 Haberleri kaçırdık, olup biteni tam olarak istediğimiz gibi takip edemedik. Yazıyor yazıyor diye meydanlarda bağırarak gazeteyle gezen o minik çocuk da yoktu ortalıkta, hiç bildirim düşmüyordu. Her sabah meydanlarda o çocuğa alışmış eşrafın eli sık sık telefon uygulamasındaki instagram logosuna gitti. Alışkanlık bu ya her defasında doğru ya kapatılmıştık dendi. Başlarda kapatılan meydanın etrafında bağırıp çağıran sesler azaldı. Kabullenme başladı sanki ya da boyun eğmemi desem. Elimiz ilk günlerindeki kadar sık instagrama gitmedi. Meydanın yokluğu da her zorlayıcı kayıp yaşantısı gibi yasın evrelerini birer birer deneyimletti. İnkar ve şok olduktan sonra, öfkeye varan düşüncelerimiz, pazarlığa oturdu. Pazarlık uzun sürünce depresif hissettik; tüm bunların anlamı neydi ki? Ve bu nihayetinde kabul; bu durumu değiştiremeyeceğimize inancımız ile geldi.

Bu süreç bize psikolojik sağlamlığa dair bir çok şeyi öğretirken; yine yeniden bireysel psikolojilerimizin sosyolojik bağlamdan ayrı tutulamayacağını gösterdi.

Her bireyin zorlayıcı yaşam deneyimlerini deneyimleme biçimi biriciktir. Kimi zamanla iyileşir kimi kolaylıkla adaptasyon sağlar. O deneyimlere verilen tepkiler, insanlığın biricik hikayelerinden beslenir. Zorlayıcı bir dönemin ardından iyileşmek, büyümek, gelişmek ve öğrenebilmek psikolojik sağlamlığımız ile yakından ilişkilidir. Dünyamızda olup bitenleri değiştirmeye odaklanmaktansa yapılabilecek bir şey var mı? Muhakkak. Belirli bir bitiş ile ilgili var olmayan bilgiler bizi karmaşık stres faktörlerine maruz bırakır. Belirsizlik tahammül edilemez bir durum. Ancak belirsizliği ortadan kaldırmak her zaman mümkün mü? Zannetmiyorum. O halde tahammülsüzlüğümüze tolere edebileceğimiz bir seviyeye çekmek asıl mesele.

Ya da eyleme geçmek. İnstagram ile eş zamanlı kapatılan Roblox oyunundan sonra parkta eylem yapan çocukların seslerine ses olmak belki de. Oyunun kapatılması çocukların yararına elbette. Ancak buna dair eyleme geçmeleri gelecek nesilden umudumuzu perçinliyor. Çocuklar vardır, çocuklar ve içimizdeki meydanlarda koşuşturup duran paylaşımlar. Zaman zaman durmak da bir eylemdir, sesimizi duyurmak da.

O halde günümüz dünyasının kent meydanında buluşmak dileğiyle. Eşraf orada hep.

Agah Aydın hocaya saygılarımla.

Klinik Psikolog Didem Çengel

17 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Psikodramind Akademi

bottom of page