Üç seansta iyileşilen terapilere ne kadar güvenebiliriz? İyileşmek ne demek? Beş seans tüm dertlerinize deva olabilir mi? Terapiden tam olarak ne beklemeliyim?

Hayatı inişli çıkışlı anlarıyla yaşarken bazen başa çıkmakta zorlandığımız süreçlerden geçeriz. Mesela sevgilimizden ayrıldığımızda ya da terk edildiğimizde, sevdiğimiz birini kaybettiğimizde, endişelendiğimizde, başka bir şehre veya ülkeye taşındığımızda, sınavlara hazırlandığımızda, öfkelendiğimizde ya da başka birçok zorlayıcı yaşam deneyiminde. Bu günleri atlatmaya çalışırken bazen kendi baş etme becerilerimizi kullanır, bazen yakınlarımızdan sosyal destek alırız. Kaynaklarımızdan aldığımız destek ile zor zamanlarda baş ederek o süreci atlatırız. Ancak zorlayıcı durumlarla karşılaştığımızda, her zaman kendi baş etme becerilerimizin varlığı ya da yakınlarımızdan aldığımız sosyal destek o an için bize yeterli gelmeyebilir. Böyle zamanlarda duygusal yükümüz artmaya başlar. Yaşantımıza yönelik oluşan olumsuz inançlarımızı sanki gerçekmiş gibi algılamanıza, o zorlanma hiç bitmeyecek gibi içinde kısılıp kalmamıza neden olabilir. Zorlayıcı durumlarla daha etkili baş etmek ve duygularımızı, düşüncelerimizi ve bizi zorlayan inançlarımızı daha iyi tanımlayabilmek adına psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğumuzu fark ederiz ve bu süreçte bize uygun bir psikolog arayışına gireriz. Yaptığımız araştırmalar sonucunda, ihtiyaçlarımıza uygun bir psikoloğu bulduğumuzda terapiye başlarız. Zorlandığımızı fark etmek, desteğe ihtiyaç duyduğumuzu kabullenmek ve ihtiyacımızı karşılamak için adım atmak baş etmenin temelini oluştursa da bazen yeterli gelmeyebilir. Terapiye başlamak yeterliymiş gibi görünse de asıl önemli olan terapiyi sürdürebilmenin kendisidir. Bu noktada, terapinin sürdürülebilirliği, danışanların terapiye yönelik beklentilerinin ve bu beklentilerinin ne kadar gerçekçi olup olmadığıyla ilişkilidir.
Mesela yaşadığınız üzücü ayrılığın ardından yaşadığınız duygusal yoğunluğun iki üç seans içerisinde geçmesini bekleyerek terapiye gittiniz. Ancak yaşadığınız süreç televizyon bozulduğunda ustanın parça değişimi ile bozulan televizyonu tamir ettirip televizyonu onarmasına benzememektedir. Danışanların onarımdan ziyade ayrılığını anlamaya çalışması, ayrılığıyla yüzleşmesi, sürecine yönelik farkındalıklar oluşturması ve yeni baş etme becerileri kazanması amaçlaması gerekmektedir. Çünkü terapiye gitmek kısa vadede ulaşılan sonuç değil uzun vadede işleyen bir süreçten ibarettir. Bu yüzden iki üç seanstan hızlı sonuçlar almayı beklemek gerçekçi bir beklenti değildir.
Yaşadığınız ayrılığın ardından duygusal yoğunluğunuzun tamamen sona ermesini ve sadece mutlu olmayı dilersiniz ancak terapi sürecinizde bu beklentinizin karşılanmadığınızı görürsünüz ve motivasyonunuz düşmeye başlayabilir. Unuttuğumuz bir şey var ki o da duygularımızın sürekli olmadığı, duruma ilişkin dalgalanmalar gösterdiği ve terapinin bize mutluluk vaat etmediğidir. Çünkü terapiye gittiğinizde karşılaştığınız duygusal dalgaları engellemeyi değil o dalgalarla karşılaştığınızda sağlıklı bir şekilde baş edebileceğimiz bir ortam sunar. Unutmayın dalgaları durduramazsınız ama onlarla sörf yapmayı öğrenebilirsiniz(Zinn, 2013)
Terapi de iyileşme süreci doğrusal olarak iyiye giden bir süreç değildir. Aksine bazen iyileşme süreci beklediğiniz gibi ilerlemeyebilir. Çoğu zaman iyileşme, değişim, dönüşüm süreçleri; birbirine düğümlenmiş yollardan, küçük ama etkili farkındalıklardan, bir iyi hissedip üç kötü hissettiğiniz zamanlardan, yapamayacakmış hissi geldiğinde, sürekli aynı noktada tıkanmış gibi hissedilen süreçlerden geçerek ilerler.
Terapiye gitmek kısa vadede sonuçlanan beklentiler değil uzun vadede gerçekçi beklentilerinizi işleyen süreçten ibarettir. Beklentilerinizin gerçekçiliğini ve uzun vadedeki sürecini değerlendirmek terapinizi sürdürülebilir kılmasına destek olabilir.
Üç seansta iyileşme olmaz kimse size beş seansta değişimi vaad edemez.
Unutmayın ki, terapi ne kadar hızlı sonuca vardığınız değil, terapi yolculuğun kendisidir.
Klinik Psikolog Pınar Özdemir.
Comentarios