top of page

Yeni Bir Yıla Dair !



Psikolog Didem Çengel Psikodramind Akademide Yeni Yılı Kutluyor
Yeni Bir Yıla Dair !

Yeni yıla ait ne varsa hepsi birer dilek ve niyetten ibaret şu günlerde. Bir yılın sonuna doğru gelirken geçmişten getirdiğimiz, bugünün içinde var olmasını istediğimiz ve gelecekte bizi karşılamasını beklediğimiz birçok şey ile yol alıyoruz.

Bugünlerde yeni yıl için aldığımız kararları, hedeflerimizi yeni yıldan yeni beklentilerimizi yazmak için aldığımız yepyeni planlayıcılarımıza, geçtiğimiz seneden beri içimizde kalan ve karşılanması önemli ihtiyaçlarımızı yazacağız. Sonra çaba başlayacak yeniden merhaba denilen her gün için koyduğumuz hedeflere ulaşmaya dair.

Bazen çabalarımız yerini bulur ve planlarımız gerçekleşir, bazen de işler yolunda gitmez ve planlarımız hüsrana uğratır bizi. Tüm bunlardan önce neyi planladığımızı bilmek önemli. Aslında benim bu yıla dair dileğim nedir? Dileğimin gerçekleşmesi için nasıl bir planlama yapıyorum ve bu planlamada karşılaşabileceğim problem durumlarla/zorlayıcı durumlarla nasıl başa çıkabilirim gibi.

Planlama, ulaşmak istediğimiz hedefler bağlamında yaptığımız tercihlerdir. Planlamalarımıza sadece tercih demek doğru olmaz bu planlar aynı zamanda bizler için anlamlı olduğu düşünülen, kişisel değerlerimiz doğrultusunda yaptığımız bilinçli tercihlerdir, kişisel değerlerimize uygun davranışsal süreçlere bizi ulaştıracak zihinsel yollardır.

Planlamanın basamaklarına yönelik herhangi bir ortak fikre ulaşılamamış olsa da literatürde bazı araştırmacılara göre belirli görüşler mevcuttur. Borkowski ve Burk’a göre planlama aynı olmayan alternatifleri gözden geçirmeyi kolaylaştıran geleceğe dair düşünme maharetidir. Holyoak’a göre karşılaşılmamış soruna dair çare yollarını anlama ve değerlendirme biçimidir. Grafman ve Shallice’e göre formülasyon ve ilerletme şeklinde iki basamaktır. Rowe, Owen, Johnsrude ve Passingham ise varılmak istenen nokta açısından bilgi sahibi olma, gerçekleşebilecek durumlara karşı hamleler yapılandırma, akılcı hamlelerde bulunma, bu hamleleri değerlendirme ve bu hamleleri bellekte kalıcılaştırma şeklinde beş temel basamak olduğunu ifade etmektedir.

De Groot’a göre problem çözmenin basamakları ise durum değerlendirmesi, bir plan çerçevesi oluşturulması, yetersiz plan tasarımının güncellenmesi ya da yerine yenisinin konulması ve çözümün kontrolü olmak üzere dört tanedir.

 

Planlarımız gerçekleşmeden önce tüm bu basamaklar doğrultusunda gerçekçi hedeflere doğru yol almak ve temel niyetimizi belirlemek motivasyonumuzu artırabilir.

Planlama aşamasında ne dediğimizi söyledik, peki gerçekleştiğinde ne söylersiniz? Başardıysanız kendinizi tebrik eder ya da başaramadığınızda durumu kabul edip, anın içinde bunu tolere mi edersiniz? Yoksa dizinizi mi döversiniz? Gelin birlikte neler dediğimize, iyi oluşumuz için de neler dememiz gerektiğine ve bunu nasıl yapabileceğimize bakalım...

Bazen işler planladığımız gibi gitmediğinde ve beklenmedik sonuçlarla baş başa kaldığımızda ne yaparız?  Bu tarz durumlarda zaman zaman suçlayıcı bir tavırla durumun içerisinde kendimizi daha da aşağı çekeriz. “Çok başarısızım”, “zaten yapamayacaktım”, “ben neyi becerebiliyorum ki” gibi cümlelerle kendimizi yorarız. Dalgaları durduramazsınız ama onlarla sörf yapmayı öğrenebilirsiniz diyor farkındalık kuramını ortaya atan Jon Kabat Zinn. Çoğu zaman; hayatta içinde bulunduğumuz durum ile olmak istediğimiz durum arasındaki fark artıkça mutsuzluk oranımız artar. Arada farkın fazla olması; olumsuz düşünmemizi sağlayabilir. İstediklerimize ulaşamamış olma hali içinde kıvranıp dururuz. Oysa ki içinde bulunduğun hali kabul etmek, şükretmek ve olduğu haliyle akışta devam edebilmek, zorlayıcı duygu ve durumları yok saymak yerine, deneyimleyebilmek ve sonrasında büyüme ve gelişim için olanak sağlar. İşlerin yolunda gitmemesi ve beklenmedik durumlarla da baş edebiliriz.

Peki biz bu dile gelen otomatik olumsuz sözcüklerin “yerine” başka sözcükler koyabilir miyiz? Kendimize daha şefkatli bir ses tonu ile seslenmek ne kadar olasılıklar dahilinde. Hayattaki en sevdiğiniz insanı düşünün, onun planladıkları gerçekleşmediğinde ona bu cümleleri sarf eder miydiniz? Elbette etmezdiniz...

İsteklerimiz doğrultusunda gerçekçi hedef ve beklentilerimizi ve asıl olan niyetimizi ortaya koyduktan sonra kabule geçebiliriz.

Kabul, beklenmedik zamanlarda oluşabilecek içsel deneyimlere karşı bireyin isteği doğrultusunda açık, onların varlığını doğal karşılayan esnek, katı olmayan bir davranış sergilemektedir.

Kabul pasif bir eylem olmaktan ziyade bilinç düzeyinde gerçekleşen bir tavırdır. Onay vermek zorundalığı, bir şeylere zorla dayanmak, tahammül etmek ya da boyun eğmek değil deneyimleri olduğu haliyle algılama sürecidir.  Bu tavır, içsel deneyimlerin kaçınma gösterilen bir olgu olma işlevini farklılaştırır. Bu da bireyin hem dikkat ve yürütücü işlevlerinin bireyin yaşamı için daha elzem alanlara yön vermesine olanak sağlar hem de negatif içsel deneyimleri devamlı olarak günlük bilişsel içerikte barındırmaz.

Aslında negatif olumsuz konuşmalara ve negatif içsel atıflara tekrarlayan bir şekilde giden zihnimizin sesini kısmaya destek olur.

Böylelikle birey önemsediği değerleri yönünde eylemlerine şekil verebilir.

İstek, dilek, arzular, planlar, hedefler, niyetimiz ve kabul deneyimi sonrasında an ile temas edebilmek de yeni yıl kararlarına dair önemli diğer bir tutum olacaktır.

Şimdi ve şu anda bu beklentilerimin benim için anlamı nedir? İçrerisinde olduğumuz ana içten ve katı olmayan bir biçimde dikkatini verebilmek, kısa vadede değil fakat zamana yayılmış bir biçimde bireyin değerleri ve amaçları yönünde işlevsel bir davranış repertuarının -buna alışkanlık da diyebiliriz- oluşumuna fırsat verir.

Geçmiş ve geleceğin etkisi olmadan bugünü görebilmek, dilin yargılayıcı ve yorumlayıcı tavrından uzaklaşması, içerideki ve dışarıdaki seslerin etkisini fark edebilmek an ile temas becerisinde artış ile bize destek sağlayacaktır.

Sonuç olarak planlama için ortak bir fikir olmasa da çeşitli fikirlerin varlığını tanıdık. Bunlar alternatifleri gözlemlemek ve geleceğe dair kararlar almak; henüz olasılığı olan bir problemin çözümüne çare aramak ve değerlendirme yapmak; bir çerçeve oluşturmak ve bu doğrultuda hareket etmek; amaçlanan şey hakkında bilgi sahibi olmak, oluşacak durumlara karşı hamle oluşturmak, akılsal davranmak, değerlendirmek ve kalıcı hale getirmek; problem çözme, durumu değerlendirmek, etraflıca bir bakış sergilemek, çözümü kontrol etmek şeklindedir. Planlama için bahsedilen adımlar böyleyken bir de planların istenildiği gibi gitmediği durumları vardır. Burada da ACT (kabul ve kararlılık) bize yardımcı olmaktadır. Bu bahsedildiği üzere kısa sürede kazanılan bir durum değil, uzun vadede kişinin eylemleriyle içsel ve dışsal süreçleri ayırt etmesiyle, kullandığı dili değiştirmesiyle oluşacak bir olgudur.

Bazen çabalarımız yerini bulur ve planlarımız gerçekleşir, bazen de işler yolunda gitmez ve planlarımız hüsrana uğratır bizi. Tüm bunlardan önce neyi planladığımızı bilmek önemli. Aslında benim bu yıla dair dileğim nedir? Dileğimin gerçekleşmesi için nasıl bir planlama yapıyorum ve bu planlamada karşılaşabileceğim problem durumlarla/zorlayıcı durumlarla nasıl başa çıkabilirim gibi.

Planlama, ulaşmak istediğimiz hedefler bağlamında yaptığımız tercihlerdir. Planlamalarımıza sadece tercih demek doğru olmaz bu planlar aynı zamanda bizler için anlamlı olduğu düşünülen, kişisel değerlerimiz doğrultusunda yaptığımız bilinçli tercihlerdir, kişisel değerlerimize uygun davranışsal süreçlere bizi ulaştıracak zihinsel yollardır.

Planlamanın basamaklarına yönelik herhangi bir ortak fikre ulaşılamamış olsa da literatürde bazı araştırmacılara göre belirli görüşler mevcuttur. Borkowski ve Burk’a göre planlama aynı olmayan alternatifleri gözden geçirmeyi kolaylaştıran geleceğe dair düşünme maharetidir. Holyoak’a göre karşılaşılmamış soruna dair çare yollarını anlama ve değerlendirme biçimidir. Grafman ve Shallice’e göre formülasyon ve ilerletme şeklinde iki basamaktır. Rowe, Owen, Johnsrude ve Passingham ise varılmak istenen nokta açısından bilgi sahibi olma, gerçekleşebilecek durumlara karşı hamleler yapılandırma, akılcı hamlelerde bulunma, bu hamleleri değerlendirme ve bu hamleleri bellekte kalıcılaştırma şeklinde beş temel basamak olduğunu ifade etmektedir.

De Groot’a göre problem çözmenin basamakları ise durum değerlendirmesi, bir plan çerçevesi oluşturulması, yetersiz plan tasarımının güncellenmesi ya da yerine yenisinin konulması ve çözümün kontrolü olmak üzere dört tanedir.

 

Planlarımız gerçekleşmeden önce tüm bu basamaklar doğrultusunda gerçekçi hedeflere doğru yol almak ve temel niyetimizi belirlemek motivasyonumuzu artırabilir.

Planlama aşamasında ne dediğimizi söyledik, peki gerçekleştiğinde ne söylersiniz? Başardıysanız kendinizi tebrik eder ya da başaramadığınızda durumu kabul edip, anın içinde bunu tolere mi edersiniz? Yoksa dizinizi mi döversiniz? Gelin birlikte neler dediğimize, iyi oluşumuz için de neler dememiz gerektiğine ve bunu nasıl yapabileceğimize bakalım...

Bazen işler planladığımız gibi gitmediğinde ve beklenmedik sonuçlarla baş başa kaldığımızda ne yaparız?  Bu tarz durumlarda zaman zaman suçlayıcı bir tavırla durumun içerisinde kendimizi daha da aşağı çekeriz. “Çok başarısızım”, “zaten yapamayacaktım”, “ben neyi becerebiliyorum ki” gibi cümlelerle kendimizi yorarız. Dalgaları durduramazsınız ama onlarla sörf yapmayı öğrenebilirsiniz diyor farkındalık kuramını ortaya atan Jon Kabat Zinn. Çoğu zaman; hayatta içinde bulunduğumuz durum ile olmak istediğimiz durum arasındaki fark artıkça mutsuzluk oranımız artar. Arada farkın fazla olması; olumsuz düşünmemizi sağlayabilir. İstediklerimize ulaşamamış olma hali içinde kıvranıp dururuz. Oysa ki içinde bulunduğun hali kabul etmek, şükretmek ve olduğu haliyle akışta devam edebilmek, zorlayıcı duygu ve durumları yok saymak yerine, deneyimleyebilmek ve sonrasında büyüme ve gelişim için olanak sağlar. İşlerin yolunda gitmemesi ve beklenmedik durumlarla da baş edebiliriz.

Peki biz bu dile gelen otomatik olumsuz sözcüklerin “yerine” başka sözcükler koyabilir miyiz? Kendimize daha şefkatli bir ses tonu ile seslenmek ne kadar olasılıklar dahilinde. Hayattaki en sevdiğiniz insanı düşünün, onun planladıkları gerçekleşmediğinde ona bu cümleleri sarf eder miydiniz? Elbette etmezdiniz...

İsteklerimiz doğrultusunda gerçekçi hedef ve beklentilerimizi ve asıl olan niyetimizi ortaya koyduktan sonra kabule geçebiliriz.

Kabul, beklenmedik zamanlarda oluşabilecek içsel deneyimlere karşı bireyin isteği doğrultusunda açık, onların varlığını doğal karşılayan esnek, katı olmayan bir davranış sergilemektedir.

Kabul pasif bir eylem olmaktan ziyade bilinç düzeyinde gerçekleşen bir tavırdır. Onay vermek zorundalığı, bir şeylere zorla dayanmak, tahammül etmek ya da boyun eğmek değil deneyimleri olduğu haliyle algılama sürecidir.  Bu tavır, içsel deneyimlerin kaçınma gösterilen bir olgu olma işlevini farklılaştırır. Bu da bireyin hem dikkat ve yürütücü işlevlerinin bireyin yaşamı için daha elzem alanlara yön vermesine olanak sağlar hem de negatif içsel deneyimleri devamlı olarak günlük bilişsel içerikte barındırmaz.

Aslında negatif olumsuz konuşmalara ve negatif içsel atıflara tekrarlayan bir şekilde giden zihnimizin sesini kısmaya destek olur.

Böylelikle birey önemsediği değerleri yönünde eylemlerine şekil verebilir.

İstek, dilek, arzular, planlar, hedefler, niyetimiz ve kabul deneyimi sonrasında an ile temas edebilmek de yeni yıl kararlarına dair önemli diğer bir tutum olacaktır.

Şimdi ve şu anda bu beklentilerimin benim için anlamı nedir? İçerisinde olduğumuz ana içten ve katı olmayan bir biçimde dikkatini verebilmek, kısa vadede değil fakat zamana yayılmış bir biçimde bireyin değerleri ve amaçları yönünde işlevsel bir davranış repertuarının -buna alışkanlık da diyebiliriz- oluşumuna fırsat verir.

Geçmiş ve geleceğin etkisi olmadan bugünü görebilmek, dilin yargılayıcı ve yorumlayıcı tavrından uzaklaşması, içerideki ve dışarıdaki seslerin etkisini fark edebilmek an ile temas becerisinde artış ile bize destek sağlayacaktır.

Sonuç olarak planlama için ortak bir fikir olmasa da çeşitli fikirlerin varlığını tanıdık. Bunlar alternatifleri gözlemlemek ve geleceğe dair kararlar almak; henüz olasılığı olan bir problemin çözümüne çare aramak ve değerlendirme yapmak; bir çerçeve oluşturmak ve bu doğrultuda hareket etmek; amaçlanan şey hakkında bilgi sahibi olmak, oluşacak durumlara karşı hamle oluşturmak, akılsal davranmak, değerlendirmek ve kalıcı hale getirmek; problem çözme, durumu değerlendirmek, etraflıca bir bakış sergilemek, çözümü kontrol etmek şeklindedir. Planlama için bahsedilen adımlar böyleyken bir de planların istenildiği gibi gitmediği durumları vardır. Burada da ACT (kabul ve kararlılık) bize yardımcı olmaktadır. Bu bahsedildiği üzere kısa sürede kazanılan bir durum değil, uzun vadede kişinin eylemleriyle içsel ve dışsal süreçleri ayırt etmesiyle, kullandığı dili değiştirmesiyle oluşacak bir olgudur.

Peki ya geçen sene neler oldu, o istediklerimi bugün hala o kadar istiyor muyum? Hala o kararlara o kadar ihtiyacım var mı? Siz bir bakın neler neler olduğuna sonra da bugüne yeniden davet ediyorum sizleri.

Yeniye heyecanı deneyimlemeye, içinde kırgın duygularla birlikte.

Umarız yeni yıl planlarımızın gerçekleştiği, gerçekleşmediğinde ise durumun içinde kalabilmemizi sağladığımız bir yıl olur.

Belki de yeni yılda planladığınız ilk madde de bu olur...

amin... 777... ho ho ho... namaste…

Hangisi size uygun olursa o size ait olsun bu yıl

Akışta kalmanız dileğiyle.


Klinik Psikolog Didem Çengel








56 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Psikodramind Akademi

bottom of page