Erteleme Davranışı: Neden Sürekli Yarına Bırakıyoruz?
- Mine Gül
- 16 Eyl
- 2 dakikada okunur

Kendinizi hiç asıl yapmanız gereken o önemli işe başlamak yerine, ilk defa gördüğünüz ama o anda izlemesi oldukça cazip gelen bir diziyi izlerken buldunuz mu? Ya da teslim etmeniz gereken ödevi bir hafta önceden başlasanız rahatça yetiştirebilecekken, son güne bırakıp güzel bir gece uykusundan mahrum kaldınız mı? Eminim ki bu senaryolar çoğumuza tanıdık geliyordur.
Peki, neden kendimizi defalarca bu kısır döngünün içinde buluyoruz? Ve bu döngüden çıkmanın yolları var mı? Hadi gelin, beraber bu sorulara cevap aradığımız kısa ama keyifli bir yolculuğa çıkalım.
Erteleme, yapılması gereken bir işi bilinçli olarak geciktirme davranışıdır ve çoğu zaman sadece “tembellik” olarak algılansa da, arka planında çok daha karmaşık psikolojik nedenleri bulunabilir. Örneğin, mükemmeliyetçi yapıda olan biri yapacağı işin mükemmel olmayacaksa yapılmaya değer olmayacağını düşünebilir. Başarısızlık korkusu taşıyan biri ise, “Ya başarısız olursam?” düşüncesiyle daha başlamadan o işi erteleyebilir.
Zaman yönetimi konusunda zorlanan biri de, hangi işin ne kadar süre alacağını kestiremediği için tüm işlerini son güne sıkıştırabilir. Ve tabii modern çağın getirdiği anlık haz arayışı daertelemenin başlıca sebeplerindendir. Çoğumuz en sevdiğimiz diziyi izlemeyi, evi toparlamaya tercih edebiliyoruz.
Erteleme, zaman zaman hepimizin başvurduğu bir yöntem olsa da, alışkanlık haline geldiğinde uzun vadede psikolojik sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. Çünkü erteledikçe verimliliğimiz düşer, stresimiz artar. Üstelik zihnimiz tamamlanmamış işleri kolayca unutmaz. Arka planda dönen bu düşünceler huzursuzluk yaratır ve zamanla özgüvenimizi zedeleyebilir.
İyi haber şu ki, insan doğası gereği değişme ve dönüşme potansiyeline sahip eşsiz bir varlıktır. Erteleme davranışı da, doğru yöntemlerden faydalanarak dönüştürülebilir. Bu bölümde, ertelemeyle başa çıkarken bize yardımcı olabilecek beş pratik yöntemi inceleyeceğiz:
Küçük adımlarla başlamak
Bazen sadece ilk adımı atmak, devam etmek için gereken motivasyonu kendiliğinden getirir. Örneğin, yalnızca bir sayfa kitap okumak, devamını getirmeyi kolaylaştırabilir.
Beş dakika kuralı
“Sadece beş dakika çalışacağım, sonra bırakabilirim” diyerek zihnimize küçük bir oyun oynamak işe yarayabilir. Genellikle beş dakika geçtikten sonra işin en zor kısmını geride bırakmış oluruz ve devam etmek çok daha kolay hale gelir.
Şefkatli bir iç ses oluşturmak
Destekleyici bir iç ses oluşturmak ve küçük de olsa ilerlemelerimizi ödüllendirmek bizi motive eder. Örneğin, “Spor yaptıktan sonra en sevdiğim diziyi izleyeceğim” demek.
Görevleri adımlara ayırmak
Büyük işleri daha küçük parçalara ayırmak, gözümüzde büyüyen görevleri yönetilebilir kılar. Örneğin, “Ödeve başla” demek yerine, “Önce başlıkları belirle, ardından sadece ilk paragrafı yaz” demek, zihnimiz için çok daha uygulanabilir ve motive edicidir.
Mükemmeliyetçilikten kaçınmaya çalışmak
“Mükemmel” yerine “yeterince iyi” yaklaşımını benimsemek, işe başlamayı kolaylaştırır ve üzerimizdeki baskıyı hafifletir. Günün sonunda, mükemmel olmasa bile elimizde tamamlanmış bir işin olması, hiç başlamamış olmaktan daha iyidir.
Ertelemeyle başa çıkarken kullanabileceğimiz sihirli bir çözüm yolu yok ne yazık ki. Fakat atabileceğimiz minik adımlar bu konuda oldukça katkı sağlayabilir. Ve son olarak profesyonel destek almanın ertelemeyi yönetmede önemli bir rol oynadığını belirtmek gerekir; bazen dışarıdan bir uzman, bizim fark edemediğimiz çözüm yollarını görmemize yardımcı olabilir.
Kitap Önerisi: Erteleme (Nedenleri ve Çözümleri) – Nihan Kaya Kaynakça Kaya, N. (2020). Erteleme. Everest Yayınları.
Uzun, B., & Demir, A. (2015). Erteleme: Türleri, bileşenleri, demografik etkenler ve kültürel farklılıklar. Ege Eğitim Dergisi, 16(1), 106–121. https://doi.org/10.12984/eed.09571
Stajyer Psikolog Mine Gül




Yorumlar